Para Kazanmanın Zorlukları ve Bu Zorlukları Aşabileceğiniz Güvenilir Tavsiyeler

“Ekmek aslanın ağzında” söylemi uzun yıllardır kullanılmıyor. Çünkü aslan artık ekmeği yedi ve sindirdi. Para kazanabilmek ve günümüz şartlarında geçinebilmek için artık aslanı avlamanız gerekiyor. Bu da hiç kolay bir şey değil. Peki aslanı avlayabilmek için yeterli donanıma sahip misiniz? O ava ulaşmak isteyen sayısız avcıdan sizi farklı kılan şey ne? Ya da, yeterince cesur musunuz?

1. Kendinizi her yönden geliştirin

Genç kesim, gelecekle ilgili sorumlulukları kendilerine hatırladıldığı zaman oldukça rahatsız oluyor ve tepki gösteriyor. Onlara göre iş hayatına atılmak için önlerinde çok uzun bir zaman var ve yetişkinlerin onlara sundukları tavsiyelere ihtiyaçları yok. Kendilerine göre çoktan bir gelecek planlaması yaptılar ve mezun olduktan sonra yapacakları iş çok net. Pek çok genç “kolay para” hayaliyle eğitim hayatını geçirdiğinden dolayı kendini geliştirmek için yeterli çabayı sarf etmiyor. Bu da iş hayatına atıldıklarında sudan çıkmış balığa dönmelerine neden oluyor. Her ne kadar mesleki tecrübe okulda öğrenilenden çok farklı olsa da, belli bir donanıma sahip olarak gelen rakipler karşısında yetersiz kalındığında, hem iş bulmakta güçlük çekiliyor hem de pişmanlık hissiyle kişi kendini değersiz hissetmeye başlıyor. Zaten çok zor bir süreç olan mezuniyet sonrası iş arama evresinde bir adım bile olsa öne geçmek için kendinizi, imkanlarınızın elverdiği ölçüde geliştirmeli ve yetiştirmelisiniz.

2. İşsizliğe göğüs gerin

Özellikle ülkemizin şu dönemde içinde bulunduğu ekonomik şartlar ışığında, işsizlik de para kazanmayı zorlaştıran faktörlerin başında geliyor. Eğitim hayatınız boyunca kendinizi geliştirip kalifiye bir çalışan haline gelseniz dahi, eğitimini aldığınız sektör eğer ekonomik durumdan olumsuz etkileniyorsa iş bulmanız son derece zor bir hale gelebiliyor. Türkiye İstatistik Kurumu’nun verilerine göre Haziran 2018 tarihinde genç işsizlerin oranı 17,7. 15-64 yaş arasındaki genel işsizlik oranı ise 3.210.000 kişiyle 10,1 seviyesinde. İşsizlik oranının bu kadar yüksek olduğu bir ortamda bazı şeyler ne yazık ki sizin elinizde değil. Bu evrede yapabileceğiniz tek şey ya oturup beklemek ya da çalışmak istediğiniz sektörde bir imkan oluşana kadar başka bir sektörde çalışmak. Ancak burada dikkat etmeniz gereken geçici olarak girdiğiniz bu işin mesleğiniz haline dönüşmemesi.

3. İstemediğiniz bir işte çalışırken sabır gösterin

İşsizlikle bağlantılı olarak pek çok kişi uzun dönemler sevmediği iş kollarında çalışmak zorunda kalabiliyor. İş imkanlarının bu kadar kısıtlı olduğu bir ortamda farklı bir sektörde işe başlamak en azından işsiz kalmanın getirdiği psikolojik ve maddi baskıyla mücadele edebilmek adına gayet doğru bir tercih. Ancak yapılan tüm araştırmalar, istemediği bir işte çalışanların verimliliğinin düştüğünü ve uzun vadede çeşitli psikolojik rahatsızlıklar yaşadığını gösteriyor. Bu nedenle belli bir süre için istemediğiniz bir işte çalışmanızı anlayabiliyoruz ancak bunun bir yaşam biçimi olmasına izin vermemelisiniz. “Hayallerinizin peşinden koşun” gibi hayat şartlarının gerçekliğiyle bağdaşmayan önermelerde bulunmayacağız ancak bazı koşullarda risk almanız gerekebilir. Bazı şartlarda etrafınızdaki herkesin aksini söylemesine rağmen sevmediğiniz işinizden ayrılarak doğru bildiğiniz yolda ilerlemeniz gerekir. Yeter ki risk değerlendirmesini doğru bir biçimde yapın.

4. Gelir dengesizliğinin kaynağını kendinizde arayın

Çalışan kesimi mutsuzluğa ve yılgınlığa sevk eden faktörlerden biri de gelir dengesizliğidir. Çalıştığınız iş yerinde siz gecenizi gündüzünüze katıp az miktarda para kazanırken, ofise doğru düzgün uğramayan bir görünüp bir kaybolan iş arkadaşınızın yüklü ödemeleri karşısında çalışma şevkinizi yitirebilirsiniz. Torpille oraya gelmediği sürece aslında onun neden sizden daha fazla kazandığını içten içe bilirsiniz ancak insanın bunu kendine itiraf edebilmesi zor olabilir. O, sizden daha fazla kazanıyor çünkü sizden az çalışıyor gibi görünse bile sorumlulukları sizden çok daha fazla. Bu yüzden sizden daha yüksek maaş alanlara bakarak hayıflanmak yerine o pozisyona gelebilmek için neler yapmanız gerektiğini düşünmeli ve o yönde çalışmaya devam ederek kendinizi geliştirmelisiniz.

5. Gelişime ve değişime açık olun

Artık işe başlarken öğrendiğiniz bilgileri kullanarak mesleğinizde bir ömür geçirmek ve emekliye ayrılmak mümkün değil. Özellikle 2000 sonrası, teknolojinin hayatın her noktasına girmesiyle birlikte iş dünyasında da yöntemler sürekli değişerek farklı yollara evrilebiliyor. Örnek vermek gerekirse yıllar önceki bankacılık sistemleri ile bugünkü bankacılık sistemleri birbirinden son derece farklı. Eski dönemlerde elle ya da kollu hesap makineleriyle gerçekleştirilen ve saatler süren kasa sayımları, bugün bilgisayar yazılımlarıyla dakikalar içerisinde yapılabiliyor. Bu nedenle asla kendinizi yeterli görmemelisiniz. Çalıştığınız sektördeki gelişmeleri düzenli olarak takip ederek eğer ihtiyaç varsa bu konularla ilgili kurslara gitmelisiniz. Özel sektör, bu konuda oldukça acımasız. Eğer çalıştığınız pozisyonla ilgili sizden daha verimli olabilecek kalifiye bir eleman bulunursa gözünüzün yaşına bakmadan sizi kapının dışına koyabilirler.

6. Mesleki zorluklarla mücadele edin

Her işin kendine göre zorlukları var. Genel olarak bu zorluk farklılığı gelir düzeyiyle dengelenmeye çalışılsa da bazen adaletsizlikler ortaya çıkabilir. Başkaları ofis ortamının güvenliğinde mesailerini tamamlayıp evlerine giderken siz 38 derece hava sıcaklığında, fırının ya da döner tezgahının başında terden eriyecek hale gelebilirsiniz. Eğer işinizi severek yapıyorsanız bunlar katlanılabilir ve öngörülebilir zorluklardır ancak mecburiyetten dolayı bu işi yapmak zorunda kaldıysanız hayatınız cehenneme dönebilir. İstemeden bu işi yapıyorsanız, tavsiyelerimizi sunmuştuk o nedenle sevdiğiniz işi yaptığınızı düşünerek bununla ilgili “gülü seven dikenine katlanır” söylemini kullanmak durumundayız. Her işin bir zorluğu vardır ve bu zorluklara katlanmadan para kazanmanız mümkün değil.

7. Zam istemekten korkmayın

Enflasyona bağlı olarak hayat pahalılığı sürekli değişiyor ve buna bağlı olarak bugün 1 liraya aldığınız bir ürünü yarın 1,5 liraya alabiliyorsunuz. Ama bu fiyat artışı ne yazık ki maaşlara yansıyamıyor. Özellikte ülkemiz gibi gelişmekte olan ülkelerde görülen bu gelir sıkıntısının üstesinden ancak zam isteyerek gelebilirsiniz. Ancak işe başlamanızın üzerinden henüz kısa bir zaman geçtiyse zam almanız pek olası değil. Bu doğrultuda biraz sabırlı olmalı ve verimliliğinizi gösterip şirket için değerinizi ortaya koyduktan sonra zam isteyebilirsiniz. Ancak zam görüşmelerinde çoğu kişi doğru üslubu bulamadığı için hak ettiği zammı alamayabiliyor. Asla ukala bir tavır içerisine girmeyin ya da açlıktan ölüyormuşçasına kendinizi acındırmayın. Durumu net bir biçimde anlattığınızda eğer çalıştığınız yerin ekonomik şartları elveriyorsa yüksek ihtimalle maaşınıza zam yapılacaktır.

8. Sorumluluk almaktan çekinmeyin

Pek çok kişi kabul etmese de yapılan araştırmalarda, daha çok para kazanmanızdaki engelin kendiniz olduğu gösteriliyor. Lafa geldiğinde hepimiz daha çok para kazanmak, hayat standartlarımızı daha üst noktalara çekmek istiyoruz. Ancak yüksek kazancın getirdiği mesleki sorumluluklardan çoğu kişi kalıyor. “Azıcık aşım ağrısız başım” mantalitesi genel bir çalışan felsefesi haline gelmiş durumda. Bu nedenle daha çok kazanç elde edebilmek için önce korkularınızı yenmeli ve sorumluluk almaktan kaçmamalısınız. Siz “bana ne” demeyip sorumluluk aldıkça ve kendinizi gösterdikçe, çalıştığınız yerdeki olası yüksek pozisyonlar için sizi değerlendirmeleri ihtimali de o kadar artar. Başarılı bir kariyerle aranızdaki tek engel başkaları değil belki de sizsinizdir.

9. Harcamalarınızı azaltın

Para kazanmanın zorluklarının yanı sıra pek çok kişi para idare etmeyi bilmediği için zorluk yaşar. Ancak kazancın başlangıcı aslında tasarruftur. Hayalinizdeki arabayı almak için sabırsızlandığınızı biliyoruz ancak özellikle iş hayatına yeni atılanlarda görülen hesapsızlık nedeniyle gelir gider dengesine dikkat etmezseniz kazancınız ne kadar yüksek olursa olsun ay sonunu getirmekte zorlanabilirsiniz. Bu durumun üstesinden bir gelir gider tablosu oluşturarak gelebilirsiniz. Eğer Excel bilginiz varsa bu tabloyu kendiniz hazırlayabilir ya da tamamen bu amaç için üretilmiş uygulamaları kullanabilirsiniz. Gelir gider tablonuzu belirledikten sonra nelerden tasarruf edebileceğinize bakın. Belki de doğru düzgün televizyon izlemediğiniz için artık televizyon pakedi üyeliğinizi iptal etmenin vakti gelmiştir. Yahut düzenli olarak dışarıdan yemek söylemek yerine artık mutfağa girip yemek yapmayı öğrenmek sizin için daha uygun olabilir. Para kazanmak zor ancak tasarruf yapmak daha da zordur.

Bir önceki yazımız olan Seyahat Acentası Bilet Satış Ofisi Nasıl Açılır? başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.